Ülkemizin 93. Kuruluş yıl dönümü!
93 koca yıl!
İyisiyle kötüsüyle ayakta kalmış bir ülke. Biz göremeyiz ama
“Yıkılmaz ülke” diyecekleri 900’lü yılları aynı toprak bütünlüğü içinde,
sağlık, huzur ve gönençle torunlarımızın, torunları görür umarım.
Ben bu bayramı, şanlı tarihimizden tekraaar tekrar
bahsederek kutlamak yerine, geleceğe
yönelik önerilerle kutlamanın Türkiye’nin gelişim senaryosu için daha yararlı olacağını
düşünüyorum. Göremeyeceğimiz 900’lü yıllar için!
Bu ülke de tek başıma bir savaş veriyorum!
Henüz kendim gibilerle karşılaşamadım ama çok fazla insanda
aydınlanmaya neden olduğumu düşünüyorum.
İşte bu yazıyı da daha fazla aydınlanmalar olsun diye
yazıyorum.
Yüksek Lisans öğrencisi, lisanı olan, işsiz bir vatandaşım.
Benim durumumda binlerce insan var. Okuduğu okulla ilgili iş
yapanlarsa bu ülke de şanslı!
Geri kaldığımız yönler aşikâr, sorunlarımız belli.
Tekrarlamak, içimizi karartmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Bahane üretmekte
hiçbir sorunu çözmüyor.
O zaman gelin, bir kurtuluş senaryosu yazalım. Kendimizce,
halk olarak bir çözüm üretelim!
Bu yazıyı okuyanların şöyle bir evinde dolaşıp banyoda
kullandığı sabuna, şampuana, kreme bakmasını rica ediyorum.
Mutfaktaki temizlik malzemelerine, beyaz eşyalarının
markalarına…
Gardırobundaki giysilere, ayakkabılarına, bilgisayar ve
telefonlarına!
Kaç tanesi Türk markası?
Biz kaç tane Türk markası biliyor, güveniyor ve
kullanıyoruz?
Artık kaç tane okulda, kaç tane öğretmen "Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı" söylemiyle, yerli malı haftalarında Türk markalarından bahsediyor?
Geçtiğimiz günlerde Sabahattin Tuncer’i kaybettik. Kaç kişi
bu ismi tanıyor? 1 kişi, 2 kişi, 10 kişi?
Eyüp Sabri Tuncer desem? Yönetim kurulu başkanı desem? 1923'te dünyaya gelmiş desem?
Kore’ye gidip geldim ve daha iyi anladım; kullandıkları
ürünlerin hepsi kendi markaları!
Çevremde pek çok yabancı arkadaşım var! Her biri Türkiye’nin
büyük bir potansiyele sahip olduğunun farkında.
Dur! Sen söylemeden ben söyleyeyim “ O potansiyeli kullanmamıza
izin verilmiyor.”
Neden izin istiyorsun kardeşim. Potansiyeli kullansana!
Belki birkaçınız sosyal medyada görmüştür, bir yabancı ‘haykırıyor’ ; Türkiye bir cennet, neden çöp
atıyorsunuz, neden temiz tutmuyorsunuz bu ülkeyi, diye. Cahil miyiz gerçekten de?
Şimdi bir düşünelim, "cahil olmayan" kaçımız o çöplerden şikayet edip,
iğrenmek yerine ve ‘çöpçünün işi, bana ne, temizlesin!’ düşüncesinden vazgeçip
o çöplerin bazılarını topluyor?
İşte mesele burada! Ülkemizi sevme biçimimizde.
Amacım reklam değil. Ama evime bakıp ne yaptığımı fark
ettiğimde elimden gelen en üst düzeyde! Türk ürünleri kullanmaya, paramın Türk işçilere ve sanayicilerine
gitmesine karar verdim! Öyle ya da böyle zaten birileri zengin olmuyor mu? Peki neden benim param Hans'ların, Gratel'lerin cebine gidiyor?
Eyüp Sabri’nin Zeytin Yağlı sabunuyla başladım işe.
Rebul’ün bir Türk markası olduğunu; parfümleri olduğunu
öğrendim.
Banat diş fırçasının TEGV’e destek verdiğini keşfettim,
ambalajının arkasında Made in Turkey’i ararken.
Bebak’ın makyaj temizlemek için en sağlıklı krem olduğuna,
Duru ve Arko'nun Evyap'ın birer alt markası olduna...
Komili'nin zeytin yağından daha fazla anlam taşıdığına, Otacı'ya, Molped’e bu arayışta rastladım.
Hatta Gratis’in Türk mağazası olduğunu ve ADL (Adil
Işık)’nin küçücük bir atölyeden Avrupa’ya açılma hikâyesini bu arada keşfettim!
Potansiyelimizin farkına vardım!
Türk Hava Yolları’nın dünyanın en iyi 4. Havayolu şirketi
olduğunu ve istikbali aramak yerine Türk topraklarına, Türk insanına
kazandırmaya karar verdim.
Müsait bir zamanınızda bir göz atın bu sitelere:
https://www.eyupsabrituncer.com/
http://www.atelierrebul.com/
http://www.arcelik.com.tr/
http://www.hayat.com.tr/
http://www.turkishairlines.com/tr-tr/
http://www.komili.com.tr/html/general/
http://www.evyap.com.tr/
http://www.bebak.com.tr/en/anasayfa
...
Sizde farkına varın, KENDİ MARKALARIMIZIN ZENGİNLİĞİNE.
Unutmayalım; MARİFET, İLTİFATA TABİDİR.
İltifat edelim, kendi değerlerimize!
Az önce okudum, bir yabancı arkadaşım, ülkesinde ortaya
çıkan politik bir sorun için sosyal medyada uzun bir yorum yapmış ve bir
kısmında şöyle diyor:
"... ülkemiz bayağı yanlış yere gidiyorken onu doğru yöne çeviren biz olmamız lazım. Çünkü ülke bizim." ( Türkçe Yazmış)
Kendi mallarımızı aşağılamaktan, güvensizliğimizden, birilerine özenmekten bıkmadık mı?
Bakın bir söz var, ben çok severim:
KOL KIRILIR, YEN İÇİNDE KALIR!
Emin olun evinizdeki Siemens'lerin, Samsung'ların, LG'lerin yerini Arçelik'ler, Beko'lar Vestel'ler çok iyi bir biçimde alabilir.
Her gün sosyal medyada onlarca yabancı marka beğeniliyor.
Basit bir örnek: Dove'un milyonlarca beğeneni var, peki ya Türk markalarının? Neden bu kadar utanıyoruz kendi markalarımızı beğenmekten?
"İyi de reklam yapsınlar o zamaaan!" demek bu işin kolayı. Oysa her gün kullandığımız markaların etiketlerini üzerimizde, poşetlerini elimizde taşıyarak reklamlarını biz yapıyoruz! Hemde bedavaya!
Sen sahip çıkmazsan yerli malına inan bana kimse sahip çıkmaz, işini iyi yapmazsan, yurt dışına bağımlı olmaya, mühendislerini, doktorlarını, işletmecilerini, girişimcilerini okutup, büyütüp, paketleyip başka ülkelere postalamaya mecbur kalırsın!
Yurt dışına çıktığında da seni "kebap" kelimesinden daha fazla tanımadıklarını görürsün!
%100 dışa bağımlılığı kaldırmak şu an ki sistemde ne akıllıca ne de mümkün ama minimuma düşürüp ihracatı arttırmak bizim elimizde.
Benden naçizane bir tavsiye: SAHİP ÇIK. Yerli malına, onun için çalışan insanlarına, işçilere, sanayicilere!
SAHİP ÇIK; Parana, malına, mülküne, itibarına.
Çevrenin güzelliklerine SAHİP ÇIK! Bu memleket senin, bu DÜNYA senin!
SENİN OLANA SAHİP ÇIK!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder