18 Haziran 2016 Cumartesi

BU NE PERHİZ BU NE KİMCHİ (LAHANA TURŞUSU) !





İlk yazımda hiçbir şeyin tanıdık olmadığından bahsetmiştim. Başka bir Dünya’daymışım hissinden.
Oysa 10 gün öncesine kadar üç haftalığına yeniden gittiğimde insanoğlunun her şeye alışabileceğine, hatıralar oluşturup onları özlemle anabileceğine pek çok kez tanıklık ettim.
Yoğun programım nedeniyle uzun bir süre yazamadım. Fakat bu arada Kore’nin yazını da görüp, yaşayıp geldim!
Değişen bir şey yok; kızlar, erkekler yine bakımlı yine bakımlı…
Hatta öyle ki bu kez Koreli erkek arkadaşların maske yaptıklarına bile şahit oldum. Öylesi bakımlılar işte.

Sen daha öğlenlere kadar uyu!

Bol bol makyaj yapmaktan ya da sürekli kuaföre gitmekten bahsetmiyorum, özen göstermekten, tembellik etmemekten, kendimizi bayramlara ve özel günlere saklamamaktan bahsediyorum.
Elbette tuvaletlerinizi, smokinlerinizi giyip gezin demediğimi de biliyorsunuz!
Ama güzel gömleklerinizi, eteklerinizi, elbiselerinizi küflenmeye ve kokuşmaya terk etmeyin. Arada bir pantolonlarınızı atın kirliye kızlar, unutun hatta onları ve giyin rengârenk elbiselerinizi, eteklerinizi.

Her gün mütemadiyen Seul ve bir süre Busan sokaklarında gezerken anneannemin gençliğinden anlattığı bir hikâyeyi anımsayıp durdum:
Bundan 50 sene evvel Ankara Kızılay’a giyinip kuşanmadan, saçını makyajını yapmadan inemezdin. Ayıplarlardı seni. Kadınlar en güzel elbiselerini, mini mini eteklerini, topuklu takunyalarını giyerlerdi. Kızılay parfüm kokardı o zamanlar. Erkekler grand tuvalet, jilet gibi giyinirlerdi. Ütülü pantolonlar, parıl parıl ayakkabılarıyla kızların başını döndürürlerdi.
Şimdi her yer sidik kokuyor, b.k götürüyor sokakları. İnsanlar bırak parfüm kokmayı, hiç değilse pis kokmasalar diye dua ediyorum.

Ve inanın bu kadın halen saçına, kılık kıyafetine önem gösterir. Belki hep döpiyes giymez eehh yaşına verin onu da ama nicesine parmak ısıttırır.

İşte Seul ve Busan sokakları da aynen böyle. Farklı bir moda anlayışları olsa da insanlar kendilerine özen gösteriyorlar. Eteklerini şortlarını deniz kenarlarına saklamadan özgürce göğüslerini gere gere giyiyorlar ve bir erkek de dönüp bakmıyor!
Bu iş burada nasıl olacak diyor olabilirsiniz. Bir kişi giyer, sonra diğerleri cesaretlenir.
Bir kişi giydi miydi, ikincisi ardına takılır gelir. Sonra 10, sonra 20! Bir bakmışsınız etek ve şort giymek cesaret işi olmaktan çoktan çıkmış! Erkekler alışmış, bakmaz olmuş!
Kimse size tahrik ettiğinizi söylemez olmuş! Ütopya değil bu, sadece bir savaş! Kızlı erkekli kazanılacak bir savaş! Başına giyindiği eşarba, altına giydiği şorta, boyuna, rengine karışılmayacak bir dünya için, kadınlarımız için bir savaş!
Birkaç seneye kazanmamız içten bile olmaz! Eğitirsek çevremizdekileri, neden olmasın ki!

Haa bir de şu koku meselesi var!
Malum yazda geldi, otobüslerin, metroların buram buram koktuğu, havasızlıktan pek çok kez ölümle burun buruna geldiğimiz günler kapıya dayandı. Bunları engellemekte bizlere düştü. Çevremizdekileri uyarmak bu mevsim boynumuzun borcu! Hani dinimizle övünüyoruz ya hep, onun gereği olarak temiz olmaktan bahsetmek sanıyorum ki kafi olacaktır. Değilse "free style" özgün ama kırıcı olmayacak yaptırımlarınızı esirgemeyin :D

Bu kadar övgü yeter!

Kusur kadı kızına mahsus değil ya.
Kokmuyorlar dedik ama otobüslerinden, metrolarından, gece hayatlarından bahsetmedik.
Herkes o bozuk turşu tadındaki Kimchi’yi neden o kadar seviyor anlamıyorum. Metrolar buram buram Kimchi, soju ikilisinin geceden kalma ekşi kokusuna ev sahipliği yapıyor. Zorunda olmasan kullanmayacağım ama Seul’de metro kullanmaya mecbursunuz! En kısa mesafeyse yarım saat uzaklıkta!
Bir de akşamları tezgahlar açılıp sokak yemekleri pişmeye başladı mııı… Oohh miiss!!! Kızartmalar, tavuklar, balıklar, yumurtalar… burnunuza ziyafet yaşatıyor. Bir şey alıp yememek için kendinizle büyük bir savaşa girmeniz gerekiyor. Ama tüm o yiyeceklere doyduktan sonraki günler, o kokular da hoş gelmiyor.
Yahu daha demin sokakları parfüm kokuyor dedin; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyeceksiniz!
İşte bende tam olarak o fazla fermente olmuş ve ninelerimizin bozulmuş diye attıkları lahana turşusundan bahsediyorum.

Allah sevene bol bol versin ama beni teğet geçsin!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder