5 Haziran 2017 Pazartesi

BİR BİLET LÜTFEN!



Hayatın sizinle ilginç bir oyun oynadığını fark edip oyunların kurallarına kafa yormaya başladığınızda bencilleşiyorsunuz.
Ne kadar iyilik yaptıysanız o kadar kazık yiyiyor yine de iyilik yapmaktan vazgeçmiyorsunuz.
Bu iyiliklerin çok azı size dönüyor. Çok azı kıymet görüyor. Ama yine alışkanlık işte, vazgeçemiyor insan. 
Bilirim.

Deniz suyu iyilikten görünmez olup oltanıza hep eskiler geldiğinde, beslediğiniz iyiliklerin dönüşünden umudu kesip oltanızı ve kovanızı yanınıza katıp yollara vuruyorsunuz kendinizi.
Şanslıysanız değerinizi bilenler çıkıyor karşınıza.
Şaşırıyorsunuz önceleri…
Öylesine değersiz olduğunuza inandırılmışsınız ki neye uğradığınıza şaşırıyorsunuz.
Kıymet bilen, vefa sahipleriyle tutuşuyorsunuz muhabbete ve vuruyorsunuz demleri dertlere…
O da ne, zaman geçmiş ve bilmediniz tüm o insanlar bilinir olmuş.
Yine de güvenmemeyi ve tek başınıza mutluluğu bir kenarda bekletmeyi prensip ediniyorsunuz.
Bekletin de…

Zaman bu; acımasız.
Günü gelip dostların arasına koca poposuyla yerleştiğinde kafanızı o tertemiz mutluluklarınıza çeviriyorsunuz.
Tek başınalığın verdiği hazzın kollarına bırakıp bir sinema gişesinde “Bir bilet lütfen!” derken buluyorsunuz kendinizi. Kimseyle paylaşmadığınız kucağınızdaki mısır yığınıyla filme dalıyorsunuz. İşin en güzel yanı da bu zaten; mısır size kalıyor :D

Kabul ediyorum ve mütevazılıkla aptallaşmayacağım; ben iyi bir arkadaşım.
İyi dinler ve teselli ederim. Acayip matrak biriyim. Minicik şeylerden kocaman mutluluklar yaparım.
Rengarenk dünyalarda bembeyaz bulutlarla uçup çocuk kahkahalarımla temizlerim kötülüklerimi.
Tabii, ne sandın, bende kötüyüm. Tersim fena!

İnsanım netice de ve ruhumun da yıkanmaya ihtiyacı oluyor.
Çoğunlukla ağlayarak yapıyorum bunu.  
Kötülüklere karşı onlar rahatlatıyor beni. Yanaklarıma ıslak birer öpücük kondurup gözlerimden seviyorlar beni.
Sezen haklı: Ağlamak güzel şey!
Ağlayınca ruhum yağmurda ıslanmış toprak gibi kokuyor. Kimse bilmez bunu; bir ben bir de kendim. Aramızda ...

Herkes iyi arkadaştır.
Ama hep en iyi arkadaşlarından yer kazığı.
Çünkü en iyi arkadaşına takmıştır boynuzu: Kendine!
Aynada her gün gördüğünüz, çoğunlukla kızdığınız arkadaşınıza neden zaman ayırmayasınız ki?
İhmal etmeyin onu! Bir yere gitmez demeyin. Gider. O da gider ve işte o zaman yapayalnız kalır insan. 

NOT: İyi seyirler ;)