“Doymak bilmez bir çocuk gibiyim; yetinemiyorum. Islığım,
bütün şarkıları aynı anda çalmak istiyor; uçurtmam, kâinatın bütün semalarında
birden uçmak…” Can DÜNDAR
Külahımda iki top dondurma istemiyorum. Çikolatalısından
çileklisine, karamelinden böğürtlenlisine hepsinden ikişer tane olsun
istiyorum.
Her şeyde her yerde olmak, ama olduğum yerde de kalmak
istiyorum. Şu vitrinden gömleği, bu vitrinden ayakkabıyı, üst kattan elbiseyi,
alt kattan beğendiğim takıları almak istiyorum.
Arabam eskidi. Şöyle son model, yüksek beygirli sıfır bir
araba almak istiyorum. Ayda bir bizimkilerle yaptığım maçta tuttuğum takımın
son çıkan formasını, ayağımda marka kramponumu giymek istiyorum.
Onu istiyorum, bunu istiyorum, şunu da istiyorum, aaa bu
yeni mi, nerden aldın, ay dur ondan da alalım, oğlum ne zaman aldın bunu dur
bizimkilere söyleyeyim bana da alsınlar…
Ne kadar tanıdık cümleler değil mi?
Farkında mısınız ne kadar da obur olduk kendimizi ayna da
görmeyeli.
Aynaların sırlarını yolup kendi dev aynalarımızı icat
ettiğimizden beridir nice olduk?
İkinci ellere dudak büker, bir giydiğimizi bir daha giymez
olduk.
Dahası işimiz oldu mu arar, bitti mi hal hatır sormaz olduk.
Konturum yok deyip ayda bir 3 kuruşa mektup atan atalarımıza
burun kıvırır olduk.
Kilometrelerle değil de özlemle ölçülen aşklarla dalga geçip,
eski aşklara ex deyip, pistlerde göbek atar olduk.
Karabaşı, boncuğu, mavişi aileden sayıp öldüğünde yas tutmak
yerine, öldüğü gün yenisini alıp işkenceci olduk.
Ne olduk biz böyle?
Ne zaman olduk bu kadar da tükettik bunca şeyi?
Ne zaman giydiğimiz pantolon, gömlek kadar oldu değerimiz,
kullandığımız telefonla mı arttı niteliklerimiz?
Evimizdeki kanepenin, masanın ne zaman kölesi olduk da
onların bizi taşıyacağı zamanda onları taşımaktan bel fıtığı olduk?
Bunca olmazlıkta tasarrufu şarkılarda mı bulduk?
Bir cümleden 5 dakikalık şarkılarla hasreti, umudu, hüznü
anlatır olduk.
Doymadık!
Kelimelerden harfler yuttuk.
Bunca tüketirken tükendik, ama yine de doymadık.
Zamandan tasarruf edelim derken trafikte, bilgisayar ve
televizyon başlarında mahsur kaldık.
Samimiyeti yetiremeyip maskelerle doldurduk duvarlarımızı.
Biz iyice obur olduk.
Tükenirken tükettik, tüketirken tükendik.
Bir türlü doymak bilmedik.
Ve şimdi tükenmemek için direnirken farklılaştık, garipsendik.
Yok artık, hadi canımlarla kendimizi yeni bir tür kabul
ettik.
Yanlışla doğruyu karıştırıp acaba dedik.
Kendimizi kaybettik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder